Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının 103. yıl dönümünde Birinci Meclis’te tören düzenlendi
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Amasya genelgesinde açıkça belirtilen milletin bağımsızlığı yine milletin azim ve kararıyla kurtarılacaktır” dedi. Bu ilke doğrultusunda, Meclis’in Ankara’da toplanmasıyla millet, Milli Mücadele’nin seyircisi ve edilgen nesnesi değil, sahibi oldu. söz konusu.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM’nin açılışının 103. yıl dönümü münasebetiyle Ulus’taki 1. Meclis Binası’nda tören düzenlendi.
Meclis Başkanı Şentop, Başkan Yardımcısı Fuat Oktay, AK Parti Küme Lideri İsmet Yılmaz, AK Parti Küme Başkanvekilleri Muhammet Emin Akbaşoğlu ve Hasret Güçlü, CHP Küme Başkanvekilleri Özgür Özel ve Engin Altay, MHP Küme Başkanvekili Erkan Akçay, MHP Genel Başkanvekili Mevlüt Karakaya. ÂLA Parti Kümelenme Başkan Yardımcısı İsmail Tatlıoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir grup ile siyasi parti temsilcileri ve bazı milletvekilleri katıldı.
Tören, Birinci Meclis’te ilk konuşmayı yapan Sinop Milletvekili Şerif Bey’in ses kaydının dinlenmesi, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.
Meclis Başkanı Şentop, burada yaptığı konuşmada, Kahramanmaraş’ta meydana gelen sarsıntı nedeniyle yüreklerinin buruk, yüreklerinin yas içinde olduğunu ifade etti.
Şentop, en büyük tesellinin devletin tüm kurumlarıyla harap olan vatandaşların yaralarını sarmak ve yeni yaşam imkanları oluşturmak için gösterdiği harika çaba olduğunu belirtti.
“İnşallah bu trajik olayın izlerinin silinmesi ve 11 ili etkileyen depremlerde harap olan şehirlerin diriltilmesi için gösterilen çabalar en kısa zamanda sonuç verecektir. Devletimizin bu konudaki kararlılığı, hazırlığı ve gücü tamdır. Rahmet diliyorum.” ruhumuza, yaralılarımıza acil şifalar.”
“Meclis milli meselelerde ortak tavır alacak”
Şentop, 23 Nisan’ın tarihsel anlamını kavramaları, onun bıraktığı siyasi mirası doğru tespit etmeleri, anladıklarını ve bulduklarını genç kuşaklara aktarmaları gerektiğini belirtti.
“Bugün TBMM’nin açılışının 103. yıl dönümünü ve Milli Mücadele’nin karargahı olan Birinci Meclis’in bu devlet var oldukça ve bu millet varlığını sürdürdüğü müddetçe büyük ve yol gösterici bir anlam taşıyacağını idrak ediyoruz. Türkiye, tarihi niteliği ve önemi göz önünde bulundurulduğunda, TBMM’nin o ilk döneminden en önemli dersleri çıkarmak gerekli görünmektedir: Türkiye Büyük Millet Meclisi, öncelikle tam bağımsızlık amacının gerektirdiği çabanın gerekli olduğu kabulüyle hareket etmektedir. ancak milletin ortaklığıyla ve meşruiyetini doğrudan milletten almakla yapılabilir. , yine milletin azim ve kararını kurtaracaktır.’ Bu ilkeye uygun olarak Millet, Meclisin Ankara’da toplanmasıyla Milli Gayretin seyircisi ve edilgen nesnesi, bizzat sahibi olmuştur.
Meclisin, farklılıkları ortadan kaldırmadan ve reddetmeden milletin tüm unsurlarını bir araya getirmeyi başardığını vurgulayan Şentop, şunları kaydetti:
“Bu ibretlik, çetin sınavlardan geçmeye mahkum olan milletimizin her bir ferdinin zor zamanlarında kullanacağı zorlayıcı ve örgütleyici bir davranış biçimidir. Nitekim bugün TBMM milli sorunlara ortak olacaktır. Bu yöntem Birinci Meclis’ten miras kalan ayırt edici bir özelliktir.Dönem koşulları dikkate alındığında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışından çıkarılması gereken bir diğer önemli nokta da asli görevlerden ve milli görevlerden kaçmanın mümkün olmadığıdır. Ancak Milli Mücadele’de bu fikir değil, ‘Hiçbir kuvvet milli şerefimizden üstün değildir’ inancı ve kararlılığı galip geldi.”
“Bu bina dünya başkentlerine meydan okuyan emeğin karargahı oldu”
Meclis Başkanı Şentop yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:
“Milli Mücadele’ye ve TBMM’nin açıldığı döneme bakıldığında, sadece işgalci devletlere ve emperyalist saldırılara karşı değil, ‘Bu ülkeye ve millete bir şey olmaz’ inancıyla çaba gösterildiği görülecektir. Birinci Dünya Savaşı’ndaki ağır mağlubiyetle iyice şiddetlenen bu millet’in 103 yıl önce TBMM’nin açıldığı Ankara’ya gelenler, taarruzun merkezi olarak mütevazı bir Anadolu kentiyle karşılaştılar. Milletin hürriyet hırsını işgale boğan, müstakil devletimizi bu işin içinden çıkaran Ankara, dünyevi ihtişamdan eser göstermeyen, sadece dış görünüşe göre karar verenler karşısında hüsrana uğradı. Ama içinde bulunduğumuz bu Anadolu kasabası, bu mütevazi yapı, dünya başkentlerine meydan okuyan bir çabanın karargâhı, iki asırlık yenilgileri parlak bir zaferle sonlandıran merkezdi. Bu yüzden kuralları yetersiz, rakipleri veya düşmanları çok güçlü görerek çabadan kaçınmak gerekir. “Dış sebeplerin olmayışı, mali kuralların yetersizliği ve rakip devletlerin gücü nedeniyle milli argümanlardan kaçınmak, zor zamanlarda daha da belirginleşen karakterimizle bağdaşmayan bir davranıştır.”
“Yeni dönemin Türk Asrı olduğu konusundaki iddiamız tamamdır”
Şentop, Türkiye’nin 200 yıllık modernleşme tarihinin birinci yüzyılının, klasik imparatorluktan modern devlete geçiş için yürütülen politikaların, kadro oluşturma çabalarının ve devleti yaşatma çabalarının tarihi olduğunu belirtti. Genel olarak:
“Modernleşme tarihimizin ikinci yüzyılı, yenilmiş dünya savaşının ardından işgal ve ilhak tehdidine karşı verilen Milli Mücadele ve yeni Türk devletinin kurulmasıyla başlamıştır. Bu yüzyıl da ülkemizi, milletimizi müreffeh kılma çabalarıyla bugüne gelmiştir. milletimiz müreffeh, devletimiz güçlü.Artık yeni bir yüzyılın eşiğindeyiz.Güç istikrarının yeniden tesis edildiği bu dönüşüm sürecinde, yeni bir küresel tasarım belirginleşirken, ekonomik ve siyasi yük Türkiye’de yoğunlaşıyor. dünya değişti, Türkiye coğrafi ve tarihi gerçeklerine bağlı olarak yeni bir atak dönemine girdi.Türkiye, Karadeniz’den Hint Okyanusu’na ve Afrika’ya, Avrupa’nın ortasından Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyada istikrar, barış ve insan gücünü artırıyor. Onun için bu yeni çağın Türkiye’nin yüzyılı olması konusunda irademiz, iddiamız ve ısrarımız tamdır.”
“Türkiye’nin sınırları haritaların gösterdiği yerde başlayıp bitmiyor”
“Türkiye nerede?” Sorulduğunda bugün için siyasi haritalara bakıp cevap vermenin yeterli olmadığını ifade eden Şentop, “Türkiye’nin sınırları haritaların gösterdiği yerde başlayıp bitmiyor. Türkiye’nin sınırları kalbimizden, tarihimizden, uğruna feda ettiğimiz yerlerden başlar. Uğruna, kendimizi sorumlu hissettiğimiz coğrafyalarda sona ermek, “Yürüdüğümüz yeni dönemde ispatlayacağımız hakikat, gerçekleştireceğimiz tez, gideceğimiz her yerde görev bilinci ve çelikle faaliyete geçeceğiz. adanmışlara özgü irade bizim vatanımızdır. Türkiye Asrı olacak gelecek asrın mânâsı, mayası, ruhu, yolu ve gayesi budur.” dedi.
Şentop, Türkiye’nin 14 Mayıs’ta tarihi bir seçim yaşadığı bu dönemde, 23 Nisan’da vücut bulan birlik, sebat ve mücadele ruhunun sahiplenilmesi gerektiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Milletimizin ve özellikle gençlerimizin gereğini yapacağına, 103 yıl önce çınlayan mübarek sesin Büyük Türkiye davasını yükselteceğine, en özlü ve net şeklini bulan bilinçte inancımız tamdır. İstiklal Marşı hayatı düzenleyecek.Bu vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşunun 103.yıldönümünü bir kez daha kutluyoruz.İlk Meclis Başkanımız, Milli Mücadelenin başı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal’in doğumunun yıl dönümünde. Atatürk ve Birinci Meclis’te kurtuluş mücadelesine destek veren, bu çatı altında görev yapan, vatan, millet, bayrak ve devlet uğruna şehit düşen tüm milletvekillerimizi, gazi olmuş her vatan evladımızı rahmetle, rahmetle, rahmetle anıyorum. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimine karşı dimdik ayakta dururken en yüksek mevkilere nihayet yükselenleri rahmet, minnet ve minnetle ananlara.”
Konuşmasının ardından TBMM Özel Defterini imzalayan Şentop, 100 yıl önce asılan ve şimdi vitrinde sergilenen Türk bayrağı önünde arkadaşlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.