İran’da Kadınlar Örtünme Kurallarına Direniyor
Bundan iki yıl önce 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltında komaya girip ölmesinin ardından ülkeyi sarsan protesto eylemleri başlamıştı. Bugün, İran’da çok sayıda kadın, sıkı örtünme kurallarına meydan okumaya devam ediyor. Ancak ahlak polisinin sokaklara geri dönmesi ve kuralları ihlal eden kadınlara verilen yeni cezalarla, İran makamları kadınların giysilerini kontrol etme uğraşlarını yoğunlaştırıyor.
“Başta biraz da çekinerek de olsa, kollarımı katlamaya başladım. Daha sonra mantomun düğmelerini aşama aşama açtım. Sonunda boynumun etrafındaki başörtüsü anlamsız bir kumaş parçası haline gelmişti.”
Rojin, büyük risklere karşın, İran’ın sıkı örtünme kurallarına uymayı bırakan kadınlardan biri.
Kamuya açık alanlarda başörtüsü takmayı reddetmek, para ve hapis cezalarına yol açabiliyor. İranlı kadınlar bu ve diğer meydan okuma yöntemlerini tanımlamak için sosyal medyada “Günlük direniş hareketleri” deyimini buldu.
36 yaşındaki Rojin, kadınların bir zamanlar cezalara karşı duydukları korkunun bir kısmının “aşındığını” söylüyor.
Kürdistan bölgesindeki Sanandaj kentinde yaşayan Rojin, başörtüsü olmayan kadınları ve genç kızları görmenin normal hale geldiğini belirtiyor: “Şu anda sokaklarda saçları salınan kızlar olmayan sokakları hayal edemiyorsunuz”.
BM: Mahsa’nın ölümüne fiziksel şiddet sebep oldu
Mahsa Amini, başörtüsü kurallarını ihlal ettiği iddiasıyla ahlak polisi tarafından gözaltına alındıktan sonra ölmüştü.
Görgü tanıkları, polis minibüsünde dövüldüğünü söylemişti.
İran yönetimi ise ısrarla Amini’nin ölümüne yol açtıklarını reddetmiş ve ani kalp yetmezliğinden öldüğünü savunmuştu.
Ancak Mart ayında Birleşmiş Milletler soruşturma heyeti, polis gözetimindeyken Amini’nin vücudunda darbe izlerine dair kanıtlar bulunduğunu ve gördüğü fiziksel şiddetin ölümüne yol açtığından emin olduklarını söyledi.
Amini’nin ölümü, ülkedeki ahlak polisine ve dini yönetime karşı büyük bir öfke dalgası yarattı. Protestolar, güvenlik güçlerinin çok sayıda ölüme yol açan müdahalesiyle sona ererken, Amini’nin ölümü birçok İranlı için bir dönüm noktası anlamına geliyor.
BBC Farsça, o günlerden bu yana nelerin değiştiğini anlayabilmek için 18 kadınla konuştu. Kadınların güvenliği için takma isimler kullanıldı.
Kuralların Amini’nin ölümünden önceki kadar sıkı uygulanmadığında hemfikir olsalar da, yetkili makamların bunun için yeniden harekete geçmeye başladığını söylüyorlar.
Amini’nin ölümünden sonraki tepkiler nedeniyle bir süre çekilseler de, ahlak polisi geçen yıl yeniden sokaklarda devriye gezmeye aşladı.
Başörtüsü takmayan kadınların belirlenmesi için, yollara ve toplu taşıma araçlarına güvenlik kameraları konuldu.
Başörtüsüz kadın sürücüleri ve yolcuları olan araçlara el konulabiliyor.
Geçen yıl da Amini’nin ilk ölüm yıldönümü sırasında İran Parlamentosu, giyim kurallarını ihlal edenlere yönelik hapis ve para cezalarını artıran tartışmalı bir yasayı kabul etti.
Konuştuğumuz birçok kadın yakalanmaktan kaçınmak için yolculuklarını önceden planladıklarını belirtiyor.
Mahamad kentinden 26 yaşındaki Sara K. “Yolculuğu uzatsa da bazen ara sokaklardan geçiyorum ya da kamera olduğunu bildiğim sokaklardan araçla geçerken, yüzümü saklamak için güneşliği indiriyorum.”
“Başörtüsüz çıkarsanız tutuklanırsınız, taahhüt (başörtüsü kurallarını bir daha ihlal etmeyeceğine dair yazılı bir ifade) imzalamak zorunda kalırsınız, para cezası alırsınız ve aracınıza el konulur gibi hükümetin içinize işlediği korkular var. Bu durum erkek egemen toplumun, kadınlara tekrar başörtüsü kurallarına uymaları için yeniden yaptığı baskı.”
Giyim kuralları konusundaki baskı, bu konudaki görüş ayrılıklarını da yoğunlaştırdı.
Bazı erkekler, ahlak polisinden kaçmalarına yardımcı olmaya çalışarak kadınlarla dayanışmaya giderken, bazıları da kuralların uygulanmasına yardımcı oluyor.
Karaj’dan Şadi, başörtüsü konusundaki gerilimin son bir yılda arttığı görüşünde.
Şadi’ye göre geçmişte kadınlara destek olan erkekler, şimdi giysi seçimlerini daha çok eleştirmeye meyilli. Bunun, ahlak polisinin geri dönüşü, yeni cezalar getirilmesi ve giyim kurallarını ihlal ettiği düşünülen kadınlara hizmet eden işletmelerin kapatılma tehditleriyle karşı karşıya kalmasıyla bağlantılı olduğunu düşünüyor.
Bu nedenle giysilerini, sorun yaşamadan özgürlüğünü koruyabileceği bir şekilde seçiyor.
“Sorun yaşamamak için, gerekliliğine inanmasam da boynumda bir başörtüsü bulunduruyorum. Ahlak polisinin uyarıları dışında, normal insanların, taksicilerin, kafe çalışanlarının ya da diğerlerinin bana bunu hatırlatması sinir bozucu.
Aileler endişeli
Kadınların giyim kurallarına uymadıkları gerekçesiyle gözaltına alındıkları, dövüldükleri ya da para cezası aldıkları haberleri, tehlikelere karşın seçtikleri yolda ilerlemeye kararlı kızları, endişe duyan aileleriyle karşı karşıya getirdi.
Rojin “Kadınların gözaltına alınması ya da para cezası verilmesi sadece bireyi etkilemiyor. Tüm aile için bir sorun oluyor. Ailelerin farklı yöntemlerle kızlarını dışarıda başörtüsü takmaya ikna etmeye çalıştığı birçok vaka gördüm” diyor.
Tahranlı 40 yaşındaki avukat Reza da, adalet sisteminde çalışanların, kadınların kişisel bilgilerini kötüye kullandığı vakalardan haberdar olduğunu belirtiyor:
“Bazı vakalarda, büro müdürleri ya da mahkeme çalışanları yardım etme bahanesiyle kadınların telefon numalarını alıyor ve dosya kapanana dek kadınlara flört aramaları yapıyorlar. Zanlılar da başka seçenekleri olmadığından, sıklıkla dosyaları kapanana dek buna karşı çıkamıyorlar.”
İran’da giyim kuralları nasıl başladı?
İran’daki sıkı giyim kuralları 1980’li yılların başına dayanıyor.
Ülke, monarşinin devrildiği ve Ayetullah Humeyni’nin liderliğindeki din adamlarının denetimine geçtiği1979 devrimiyle İslam Cumhuriyeti’ne dönüştü.
Humeyni, dini ya da ulusu ne olursa olsun tüm kadınların başörtüsü ve peçe takması için fetva yayımladı.
Ahlak polisine, diğer görevlerin dışında, kadınların hükümetin “düzgün” giyim olarak gördüğü kurallara uyduğundan emin olma görevi verildi.
Ahlak polisinin, kadınları durdurma ve saçlarının fazla görünüp görünmediğini, pantolonlarının ya da mantolarının çok kısa ya da dar olup olmadığını ya da çok makyajlı olup olmadığını denetleme yetkileri var.
İranlı kadınlar 2014’te “Hayalet Özgürlüğüm” adı altında giyim kurallarını ihlal ettikleri fotoğrafları ve videoları internet üzerinden paylaştıkları bir protesto hareketi paylaştı.
Bu eylem daha sonraki “Beyaz Çarşambalar” ve “Devrim Sokağının Kızları” gibi diğer hareketlere ilham verdi.
İran’ın farklı bölgelerinde kadınların karşılaştıkları baskılar farklı. Ancak, en muhafazakar yerlerde bile tavırlarda değişiklikler var.
Bu yerlerden Meşed kentinden Sanaz, başörtüsü kurallarının geçmişte çok sıkı uygulandığını ancak 2022’den bu yana kızların yavaş yavaş başörtüsüz dolaşmaya başladığını söylüyor.
“Tabii ki mahalle mahalle durum değişiyor. Vekilabad, Ahmadabad ve Haşimiye gibi yerlerde kadınlar daha özgür, ancak türbe ve Ferdovsi Bulvarı’ndaki dini ortam nedeniyle, oralarda daha az kadın başörtüsüz görülüyor” diyor.
Ancak Sanaz, Meşed’deki kadınların daha cesur davranmaya başlaması ve kentte ahlak polisi devriyelerinin olmamasına karşın, bazı sivillerin kurallara uyulması için uğraştığını vurguluyor.
Yüzleştikleri önemli risklere karşın, BBC’nin konuştuğu kadınlar giyim kurallarına meydan okumaya devam edeceklerini söylüyor.
Şadi “Bu ülkede bir ölçüde özgürlüğü tattıktan sonra, devam edeceğim” diyor.